• Washington DC
Bizi Takip Edin:

Çin’in Doğu Türkistan’daki acımasız soykırım politikası devlet onaylı İslamofobinin en somut örneğidir.

Asya’da son yıllarda gittikçe yükselen İslamofobi tehlikesi, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 56’ncı oturumunda düzenlenen yan etkinlikte ele alındı. Etkinlik CAP Liberté de Conscience Uygur Araştırmalar Merkezi ve Uygur Hareketi tarafından birlikte düzenlendi. Panele Türkiye’den İyi Parti Milletvekili Dr. Ayyüce Türkeş Taş da katıldı. Panelistlerden Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü Abdulhakim İdris, “Çin rejiminin Uygur anavatanında uyguladığı soykırım politikaları, devlet onaylı İslamofobinin somut örneğidir.”  vurgusunu yaptı.

5 Temmuz Urumçi Katliamı’nın anıldığı toplantıda, Abdulhakim İdris, “Daha önce de belirtildiği gibi, bugün 5 Temmuz Urumçi katliamının yıldönümüdür ve kabul edilmeyen adaletsizliklerin gelecekteki zulümlerin önünü açtığını keskin bir şekilde hatırlatmaktadır. Soykırım toplama kamplarıyla değil, bir halkın şeytanlaştırılması ve bir etnik gruba yönelik kontrolsüz şiddetle başlar.” şeklinde konuştu.

Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü İdris’in konuşmasının satırbaşları şöyle:

“İslamofobi denildiğinde insanların aklına nadiren Çin gelmektedir. Bunun nedeni, Çin’in on yıllar boyunca İslamofobik politikalarını ve Müslümanlara yönelik dini zulmünü örtbas etmekte başarılı olmasıdır. Bu nedenle bu konuya ışık tutmamız gerektiğini düşündük ve “Çin’de İslamofobi ve Müslüman Ülkelerin Tutumları” raporumuzu yayınladık. Rapor Arapça, İngilizce, Türkçe, Rusça, Malayca ve Endonezyaca dillerinde mevcuttur.

Rapor, ÇKP’nin 1949’dan bu yana İslam’ı ve Müslümanları “Çinlileştirilmeyi” amaçlayan sistematik ve tarihi İslamofobik politikalarını incelemektedir. Rapor, Çin’in son yıllar da dâhil olmak üzere son yetmiş yıldır anavatanımda İslam’a karşı yürüttüğü savaşı detaylandırmakta ve Çin’in küresel Müslüman tepkisini susturmak için yürüttüğü dezenformasyon kampanyalarını ve propagandasını gözler önüne sermektedir. Rapor, İİT’nin Uygur soykırımını ele almadaki başarısızlığını ve Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerin konuya ilişkin tutumlarını vurgulayarak son buluyor.

Çin’deki İslamofobinin derin tarihi ve kültürel kökleri vardır. ÇHC, 1949’daki kuruluşundan bu yana ateizmi devlet ideolojisi olarak benimsemiş ve sistematik olarak tüm dinlere karşı ayrımcılık yapmıştır. Sonuç olarak, devlet destekli İslamofobi yaygındır.

Çin rejiminin Uygur anavatanında uyguladığı soykırım politikaları, devlet onaylı İslamofobinin somut örneğidir. Tüm İslami uygulamalar suç sayılmış ve bunun sonucunda milyonlarca Uygur Müslüman “yeniden eğitim” adı altında toplama kamplarında alıkonulmuştur. 2014 yılından bu yana binlerce cami yıkıldı, kapatıldı ya da yeniden düzenlendi. Çin hükümeti Kur’anları yaktı ve dini materyalleri imha etti. 2017 yılında bir hükümet belgesi İslam’ı ortadan kaldırılması gereken bir “akıl hastalığı” olarak nitelendirdi. “Çinlileştirilme” kapsamında Uygur gelenekleri Çin normlarına uymaya zorlanıyor ve İslami unsurlar mimarilerinden çıkarılıyor. Uygurlar, Çin’in İslamofobik politikaları altında dinlerini uygulama hakkından mahrum bırakılmaktadır.

Dahası, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bu yılın Ocak ayında yayınladığı bir rapor, ÇKP’nin Uygurlara yönelik dini zulmünü sürdürme niyetinde olduğunu bir kez daha teyit etti. Rapora göre, Çin hükümetinin gözden geçirilmiş düzenlemeleri Uygur Müslümanlarının dini uygulamaları üzerindeki kontrolleri sıkılaştırmaktadır. Ayrıca Çinli yetkililerin anavatanımda “İslam’ın Çinlileştirilmesi “nin önemini tekrarladıklarını ve vurguladıklarını görüyoruz. Bu yılın Mart ayında, üst düzey ÇKP yetkilisi Ma Xingrui “İslam’ın Çinlileştirilmesi kaçınılmazdır” dedi.

Ayrıca, Çin’in Uygur Müslümanlarının Hac ibadeti üzerindeki baskısının yoğunluğunu da görebiliyoruz. 2017’den bu yana Uygur hacıların sayısı dramatik bir şekilde azaldı ve bu yıl hiçbir Uygur, Kazak Müslümanın hac yapmasına izin verilmedi.  Dahası, Kurban Bayramı kutlamaları da büyük ölçüde gösterişe indirgenmiş durumda. Bu yıl da Uygur ve Kazak Müslümanların Kurban Bayramını kutladığına dair hiçbir işaret görmedik. Özetle, pek çok insan İslamofobinin Batı ile sınırlı olduğunu düşünmekte ve İslamofobi denildiğinde akıllarına Çin gelmemektedir. Ancak Çinli yetkililerin yukarıda bahsedilen politika ve uygulamalarına dayanarak Çin’in bugün dünyanın en islamofobik ülkesi olduğunu söyleyebiliriz.”

Yazı gezinmesi

Telif Hakkı Uygur Araştırmaları Merkezi - Tüm Hakları Saklıdır

This website uses cookies. By continuing to use this site, you accept our use of cookies.