Ağustos 2024
Çin Komünist Partisi 2014 yılından bu yana Doğu Türkistan’da Uygur kültürünü, dinini ve etnik kimliğini ortadan kaldırmaya yönelik soykırım politikaları yürütmektedir.
Çinli yetkililer 2017 yılından itibaren Doğu Türkistan’da milyonlarca Uygur ve diğer Türk halklarını çeşitli bahanelerle toplama kamplarında tutarak inanç ve kültürel kimliklerinden vazgeçmeye ve siyasi telkinleri kabul etmeye zorlamaktadır. Uluslararası medyadan gelen raporlar ve hayatta kalanların ifadeleri, tutukluları fiziksel ve zihinsel olarak yok etmek için tasarlanmış yaygın manipülasyon, işkence, cinsel istismar ve diğer sömürü biçimlerini belgelemiştir.
Çinli yetkililer ayrıca Uygur nüfusunun artışını engellemek için Uygur kadınlarına doğum kontrol önlemleri ve zorla kısırlaştırma uygulamıştır. Birçok Uygur genci fabrikalarda köle olarak çalıştırılmak üzere Çin illerine nakledilmiştir. Dahası, ÇKP İslam’ı Uygurların hayatından çıkarmayı hedeflemiştir. Çinli yetkililer tüm İslami uygulamaları suç saymış ve bunları Uygurları gözaltına almak için bahane olarak kullanmıştır.
Son olarak, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Ocak 2024 tarihli raporunda “Çin hükümetinin Sincan bölgesinde Uygur Müslümanlarının dini uygulamaları üzerindeki kontrolleri sıkılaştırdığı ve bunun Uygur kültür ve ideolojisini bastırmaya yönelik son girişim olduğu” belirtilmiştir. Çin’in İslam’a yönelik baskısının ölçeğinden, Çin’in Doğu Türkistan’da İslam’a karşı bir savaş yürüttüğü sonucu ortaya çıkmaktadır.
2017’de Doğu Türkistan’dan toplu tutuklama haberleri geldikçe, Uygurlar, araştırmacılar, gazeteciler ve uluslararası insan hakları örgütleri Çin’in Uygurlara yönelik zulmüne dikkat çekmek ve Çin’i uluslararası sahnede sorumlu tutmak için yorulmadan mücadele etmektedir. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca, Çin’in Uygurlara yönelik geniş çaplı zulmünü durdurmak için verilen mücadele anlamlı sonuçlar doğurdu ve dünya çapında önemli bir farkındalık oluşturmuştur.
Şimdiye kadar 10’dan fazla Batılı ülke Çin’in Uygurlara yönelik zulmünü “soykırım” veya “insanlığa karşı suç” olarak kabul etti. 2024 yılı, Çin hükümetinin Uygurlara yönelik resmi soykırım politikasını 2014 yılında başlatmasının üzerinden geçen on yıla işaret etmektedir. Bu on yıl boyunca Uygurlar, milyonlarca kişinin hapsedilmesi, ailelerin zorla ayrılması, zorla kısırlaştırma, zorla evlendirme, zorla çalıştırma, Uygur dili ve kültürüne getirilen kısıtlamalar, dini uygulamaların suç sayılması ve geleneksel Uygur evlerinin, camilerinin ve mezarlıklarının tahrip edilmesi vb. dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en kötü insan hakları ihlallerine maruz kalmıştır.
Uygur Araştırmalar Merkezi’nin hazırladığı bu kitapçık, okuyuculara son on yılda Uygur Soykırımının çeşitli yönlerine dair kısa bir genel bakış sunmaktadır. Uygur Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü Abdulhakim İdris şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Geçtiğimiz on yıl, milyonlarca Uygur’un kitlesel olarak hapsedilmesi ve siyasi endoktrinasyona tabi tutulması, Uygur kadınlarının zorla kısırlaştırılması, Uygur ailelerinin yok edilmesi, kültürlerinin sistematik olarak bastırılması ve İslam’a karşı bir savaş açılmasıyla Uygur halkına yönelik zulümde endişe verici bir tırmanışa tanık oldu. Kuruluşumuz, Çin’in Doğu Türkistan’daki soykırımına ve İslam’a karşı savaşına ışık tutmaya ve Uygur halkının insan haklarını ve dini özgürlüğünü savunmaya kararlıdır. Bu kitapçığın, devam etmekte olan bu soykırımı durdurmak için farkındalık yaratmada ve destek toplamada önemli bir kaynak olmasını umuyoruz.”
Uygur soykırımının son 10 yılını anlatan kitapçığı aşağıda bulabilirsiniz.
Telif Hakkı Uygur Araştırmaları Merkezi - Tüm Hakları Saklıdır